charming
Örnekler
Despite her simple attire, there was something undeniably charming about her natural beauty.
Basit kıyafetine rağmen, doğal güzelliğinde inkar edilemez bir şekilde büyüleyici bir şey vardı.
His charming good looks and easygoing personality made him popular among his peers.
Onun büyüleyici güzel görünümü ve rahat kişiliği, akranları arasında popüler olmasını sağladı.
02
possessing or exhibiting qualities associated with supernatural or magical powers
Örnekler
Legends speak of charming amulets that protect the wearer.
The sorcerer 's charming abilities awed the villagers.
03
büyüleyici, çekici
(of a place) having a pleasant appearance and atmosphere
Örnekler
They stayed in a charming bed-and-breakfast in the countryside.
Kırsalda büyüleyici bir pansiyonda kaldılar.
The village has a charming atmosphere with cobblestone streets and small shops.
Köy, arnavut kaldırımlı sokakları ve küçük dükkanlarıyla büyüleyici bir atmosfere sahip.
04
çekici, etkileyici
(of a person) polite, friendly, and pleasant in a way that makes others feel happy and comfortable
Örnekler
His charming personality helped him make friends easily wherever he went.
Onun büyüleyici kişiliği, gittiği her yerde kolayca arkadaş edinmesine yardımcı oldu.
She is a charming hostess who makes everyone feel welcome at her parties.
O, partilerinde herkesin kendini hoş karşılanmış hissetmesini sağlayan büyüleyici bir ev sahibesidir.
Leksikal Ağaç
charmingly
charming
charm



























