to burnish
01
perdahlamak
to rub a surface to make it smooth, shiny, or glossy, often using a tool or an abrasive material
Transitive: to burnish a surface
Örnekler
The silversmith burnished the edges of the silver tray for a refined finish.
Gümüşçü, gümüş tepsinin kenarlarını cilalayarak (parlatma) rafine bir bitiş sağladı.
The artist burnished the gold leaf on the canvas to achieve a radiant effect.
Sanatçı, parlak bir etki elde etmek için tuval üzerindeki altın varakı parlattı.
Burnish
01
parlaklık, cila
the appearance of being smooth and glossy
Örnekler
The burnish of the marble floor reflected the chandelier's light.
Mermer zeminin parlaklığı avizenin ışığını yansıtıyordu.
Time had dulled the burnish of the antique silverware.
Zaman, antika gümüş eşyaların parlaklığını köreltmişti.
Leksikal Ağaç
burnished
burnishing
burnish



























