Broker
01
komisyoncu
a person whose job is to sell and buy assets and goods for other people
to broker
01
alım satım yapmak
to help make deals or agreements between different parties
Transitive: to broker a deal or negotiation
Örnekler
The real estate agent worked diligently to broker a deal between the buyer and seller.
Emlakçı, alıcı ve satıcı arasında bir anlaşma aracılık etmek için özenle çalıştı.
As a skilled diplomat, she was able to broker peace talks between the warring nations.
Yetenekli bir diplomat olarak, savaşan uluslar arasında barış görüşmelerini arabuluculuk etmeyi başardı.
Leksikal Ağaç
brokerage
broker



























