necessary evil
/nˈɛsəsɚɹi ˈiːvəl/
/nˈɛsəsəɹi ˈiːvəl/
Necessary evil
01
hiç istenmeyen ama kaçınılmaz olarak katlanılan durum
an unpleasant thing that requires acceptance in order for a certain thing to be achieved
Örnekler
Many people see paying taxes as a necessary evil to fund essential public services.
Birçok insan, temel kamu hizmetlerini finanse etmek için vergi ödemeyi gerekli kötülük olarak görür.
Implementing strict security measures at airports is considered a necessary evil to ensure passenger safety.
Havaalanlarında katı güvenlik önlemlerinin uygulanması, yolcu güvenliğini sağlamak için gerekli kötülük olarak kabul edilir.



























