
Ara
to encroach on
[phrase form: encroach]
01
sınırlarını aşmak, tehdit etmek
to gradually invade a particular area, exceeding established boundaries
Example
The expanding shopping mall started to encroach on the peaceful park, reducing the green space available to the community.
Genişleyen alışveriş merkezi, huzurlu parka doğru sınırlarını aşmaya başladı ve topluluk için mevcut yeşil alanı azalttı.
The neighbor 's fence encroached on our backyard, leaving us with less room for gardening.
Komşunun çiti, arka bahçemizi tehdit ederek aştı ve bahçecilik için bize daha az alan bıraktı.
02
ihlal etmek, saldırmak
to ignore or violate the entitled freedoms or privileges of individuals or groups
Example
The new surveillance laws were criticized for encroaching on citizens' right to privacy.
Yeni gözetim yasaları, vatandaşların özel hayat hakkına saldırmakla eleştirildi.
The controversial policy seemed to encroach upon freedom of speech, leading to public protests.
Tartışmalı politika, ifade özgürlüğünü ihlal etmekte olduğu izlenimini vererek, kamu protestolarına yol açtı.

Yakın Kelimeler