to come at
[phrase form: come]
01
üstüne yürümek
to suddenly move toward someone to threaten them or physically attack them
Transitive: to come at sb
Örnekler
The angry dog started growling and came at me, barking fiercely.
Kızgın köpek hırlamaya başladı ve bana saldırarak, şiddetle havladı.
He lost his temper and came at his opponent with a punch.
Öfkesini kaybetti ve rakibine bir yumrukla saldırdı.
02
başarmak, ulaşmak
to manage to achieve something, particularly after a while or with great difficulty
Transitive: to come at a goal
Örnekler
After a long hike, we finally came at the top of the mountain and enjoyed the breathtaking view.
Uzun bir yürüyüşün ardından, sonunda dağın zirvesine ulaşmayı başardık ve nefes kesici manzaranın tadını çıkardık.
It took hours of hard work, but she eventually came at a solution to the complex problem.
Saatlerce sıkı çalışma gerektirdi, ama sonunda karmaşık soruna bir çözüm buldu.
