widely
01
geniş bir şekilde, büyük ölçüde
over a broad area or with a large distance between points
Örnekler
The streetlights were spaced widely along the highway.
Sokak lambaları, otoyol boyunca geniş aralıklarla yerleştirilmişti.
The dancers stood widely apart on the stage.
Dansçılar sahnede geniş bir şekilde ayrı durdu.
1.1
geniş çapta
to a great extent or amount, especially when emphasizing significant variation or diversity
Örnekler
Standards vary widely in different regions.
Standartlar farklı bölgelerde büyük ölçüde değişiklik gösterir.
Opinions on the subject differ widely.
Konu hakkındaki görüşler büyük ölçüde farklılık gösterir.
02
geniş çapta, yaygın olarak
in a manner that extends across a large geographic area or scope
Örnekler
Scientists have studied this phenomenon widely across continents.
Bilim insanları bu fenomeni kıtalar arasında geniş çapta incelediler.
The disease has spread widely throughout the region.
Hastalık bölge genelinde yaygın bir şekilde yayıldı.
2.1
çok sayıda kişi arasında
in a manner accepted, used, or practiced by a large number of people or throughout many locations
Örnekler
The new smartphone model is widely available in stores.
Yeni akıllı telefon modeli mağazalarda yaygın olarak bulunmaktadır.
The vaccine is widely administered in hospitals nationwide.
Aşı, ülke genelindeki hastanelerde yaygın olarak uygulanmaktadır.
2.2
geniş çapta, yaygın olarak
in a manner that covers diverse topics, instances, or situations
Örnekler
The author 's works are widely studied in literature courses.
Yazarın eserleri, edebiyat derslerinde geniş çapta incelenir.
The research findings are widely applicable to different cases.
Araştırma bulguları, farklı durumlara geniş çapta uygulanabilir.
Leksikal Ağaç
widely
wide



























