veracious
Örnekler
His veracious account of the events helped clarify the situation.
Olayların doğru anlatımı durumu netleştirmeye yardımcı oldu.
The veracious report provided accurate information about the incident.
Doğrucu rapor, olay hakkında doğru bilgi sağladı.
Örnekler
She was a veracious friend, always speaking with honesty.
O, her zaman dürüstlükle konuşan doğru sözlü bir arkadaştı.
Known for being veracious, he never exaggerated his achievements.
Doğrucu olarak bilinen biri olarak, başarılarını asla abartmadı.



























