unfulfilled
01
tatminsiz, gerçekleşmemiş
not achieving one's full potential or desired goals
Örnekler
He retired early and, looking back, realized he was unfulfilled as he had n't explored his passion for travel.
Erken emekli oldu ve geriye dönük baktığında, seyahat tutkusunu keşfetmediği için tatminsiz olduğunu fark etti.
She recognized her unfulfilled potential in leadership and decided to pursue opportunities for career advancement.
Liderlikteki gerçekleşmemiş potansiyelini fark etti ve kariyerinde ilerleme fırsatlarını takip etmeye karar verdi.
02
yerine getirilmemiş
indicating a goal, wish, etc. that has not been accomplished, carried out, or come true
Leksikal Ağaç
unfulfilled
fulfilled
fulfill



























