to tuck
01
saklamak, gizlemek
to place something into a sheltered or hidden position
Örnekler
She carefully tucks the letter into the secret compartment of her desk.
O, mektubu dikkatlice masasının gizli bölmesine yerleştirir.
He discreetly tucked the small gift behind the books on the shelf for a surprise later.
Daha sonra sürpriz yapmak için küçük hediyeyi rafın üzerindeki kitapların arkasına sessizce sıkıştırdı.
02
kıvrım yapmak, pile yapmak
make a tuck or several folds in
03
kıvırmak, büzgü yapmak
draw together into folds or puckers
Tuck
01
pile, kıvrım
a narrow flattened pleat or fold that is stitched in place
02
estok, düz kılıç
a straight sword with a narrow blade and two edges
03
toplanma, toplanmış pozisyon
a position where a player brings their limbs close to their body, often used in gymnastics or diving to execute specific maneuvers
Örnekler
They practiced achieving a tight tuck for better control in the air.
Havada daha iyi kontrol için sıkı bir katlama pozisyonu elde etmeyi pratik ettiler.
The gymnast maintained a compact tuck during her routine.
Jimnastikçi, rutini sırasında kompakt bir toplanma pozisyonu sergiledi.
04
atıştırmalıklar, tatlılar
eatables (especially sweets)
05
fazlalık yağ ve derinin alındığı estetik operasyon
a medical operation performed to make someone look younger or slimmer by removing fat or skin
06
penis gizleme, genital saklama
the act of hiding the appearance of a penis bulge, often using tight clothing for safety and comfort
SlangÖrnekler
They learned how to do a safe tuck for the costume party.
Kostüm partisi için güvenli bir katlama yapmayı öğrendiler.
Everyone admired the tuck that made their outfit look smooth.
Herkes, kıyafetlerinin pürüzsüz görünmesini sağlayan kıvrımı takdir etti.
Leksikal Ağaç
tucked
tucker
tuck
