Tin
Örnekler
She opened a tin of cookies that she had baked for the holiday party.
Tatil partisi için pişirdiği kurabiyelerin teneke kutusunu açtı.
The pantry was stocked with various tins of soup, making it easy to prepare quick meals.
Kiler, çeşitli kutu çorbalarla doluydu, bu da hızlı yemek hazırlamayı kolaylaştırıyordu.
02
kalay, teneke
a silvery malleable metallic element that resists corrosion; used in many alloys and to coat other metals to prevent corrosion; obtained chiefly from cassiterite where it occurs as tin oxide
03
teneke kutu, konserve kutusu
airtight sealed metal container for food or drink or paint etc.
Dialect
British
British04
teneke kutu
a container made of tinplate, typically used in baking to shape and bake various food items, such as cakes, bread, or pastries
Örnekler
She used a round tin to bake a birthday cake for her friend.
Arkadaşı için doğum günü pastası pişirmek için yuvarlak bir kalıp kullandı.
The pastry chef prepared mini tartlets using tin pans.
Pastacı, teneke kalıplar kullanarak mini tartletler hazırladı.
to tin
01
kutuya koymak, konserve yapmak
preserve in a can or tin
02
kalaylamak, ince bir lehim tabakası uygulamak
prepare (a metal) for soldering or brazing by applying a thin layer of solder to the surface
03
kalaylamak, teneke kaplamak
plate with tin
Leksikal Ağaç
tinny
tin
