to tear apart
[phrase form: tear]
01
ağır biçimde eleştirmek
to separate or destroy by causing serious arguments in a country, organization, or group
Örnekler
Strong opposing opinions may tear the family apart.
Güçlü karşıt görüşler aileyi parçalayabilir.
The scandalous revelation threatened to tear the government apart.
Skandal açıklama, hükümeti parçalamakla tehdit ediyordu.
02
parçalamak, yıkmak
to cause emotional distress or deep sadness
Örnekler
The news of the accident tore her apart emotionally.
Kaza haberi onu duygusal olarak parçaladı.
He did n't realize that his words could tear apart her feelings.
Sözlerinin onun duygularını parçalayabileceğini fark etmemişti.
