Tally
01
sayım, numara sayma
the act of counting; reciting numbers in ascending order
02
sayı, puan
a score in baseball made by a runner touching all four bases safely
03
fatura, hesap
a bill for an amount due
to tally
01
saymak, toplamak
to find the total by adding up individual items or numbers
Transitive: to tally items or numbers
Örnekler
After counting the votes, they will tally the results to determine the winner.
Oyları saydıktan sonra, kazananı belirlemek için sonuçları toplayacaklar.
The cashier will tally the purchases to calculate the total amount owed.
Kasiyer, borç olunan toplam tutarı hesaplamak için alışverişleri toplayacak.
02
sayı yapmak, gol atmak
to score a point or make a goal during a game or competition
Intransitive
Örnekler
He tallied twice during the soccer match, leading his team to victory.
Futbol maçı sırasında iki kez gol attı, takımını zafere götürdü.
The player tallied each time he made a successful free throw.
Oyuncu, her başarılı serbest atış yaptığında sayı yazdı.
03
örtüşmek, uyuşmak
to match something else, showing similarity or consistency
Intransitive: to tally | to tally with sth
Örnekler
The witness 's description of the suspect 's appearance closely tallied with the police sketch.
Tanığın şüphelinin görünümüne ilişkin tanımı, polis çizimiyle yakından örtüşüyordu.
His account of the events tallies with what the security camera footage showed.
Olaylar hakkındaki anlatımı, güvenlik kamerası görüntülerinin gösterdiğiyle örtüşüyor.
04
saymak, kaydetmek
to record or count a score in a game or competition
Transitive: to tally scores
Örnekler
The referee tallied the points after each round of the match.
Hakem, maçın her raundundan sonra puanları saydı.
She tallied the score every time a goal was scored.
O, her gol atıldığında skoru kaydederdi.
