Tailor
01
terzi
a person whose job is making clothes, especially for men
Örnekler
My uncle is a skilled tailor who runs his own shop.
Amcam, kendi dükkanını işleten yetenekli bir terzi.
The tailor took my measurements for a new suit.
Terzi yeni bir takım elbise için ölçülerimi aldı.
to tailor
01
dikmek
to make clothes according to the measurements of a particular costumer
Transitive: to tailor clothes
Örnekler
The experienced seamstress tailored a custom-made wedding gown for the bride.
Deneyimli terzi, gelin için özel dikilmiş bir gelinlik dikti.
The fashion designer tailored a bespoke dress for the client.
Moda tasarımcısı, müşteri için özel olarak diktiği bir elbise yaptı.
02
uydurmak, kişiselleştirmek
to customize or modify something to fit an individual or market's specific preferences
Transitive: to tailor a product or service
Örnekler
She decided to tailor the dress to match her unique style and preferences.
Kendine özgü tarzına ve tercihlerine uyacak şekilde elbiseyi uydurmaya karar verdi.
The company offers services to tailor software solutions based on client needs.
Şirket, müşteri ihtiyaçlarına göre yazılım çözümlerini özelleştirmek için hizmetler sunar.
03
özel bir şekilde dikmek
style and tailor in a certain fashion
