to stupefy
01
sersemletmek
to render someone senseless, dizzy, or confused through force, blow, or trauma
Örnekler
The boxer landed a powerful punch that stupefied his opponent.
Boksör, rakibini sersemleten güçlü bir yumruk attı.
Doctors worked to revive the patient who had been stupefied by the fumes in the factory explosion.
Doktorlar, fabrika patlamasındaki dumanlarla sersemletilmiş hastayı hayata döndürmek için çalıştı.
02
serseme çevirmek
to really confuse someone by giving them information that is too complex or hard for them to understand
Örnekler
Her explanation of the advanced math problem stupefied him.
İleri matematik probleminin açıklaması onu şaşkına çevirdi.
He was stupefied by the complexity of the legal document.
Yasal belgenin karmaşıklığı karşısında şaşkına dönmüştü.
03
aptallaştırmak, şaşırtmak
make dull or stupid or muddle with drunkenness or infatuation
Leksikal Ağaç
stupefied
stupefying
stupefy
