Stigma
01
stigma, cilt belirtisi
a visible mark on the skin that serves as a symptom of a particular medical condition
Örnekler
The physician noted a stigma on the patient's arm consistent with Lyme disease.
Doktor, hastanın kolunda Lyme hastalığı ile uyumlu bir stigma tespit etti.
Certain viral infections produce a distinct stigma on the skin.
Bazı viral enfeksiyonlar ciltte belirgin bir stigma üretir.
02
stigma, spiraküller
a small external opening on the body of an arthropod through which air enters the tracheal system for respiration
Örnekler
Each stigma on the insect's abdomen connects to its internal air tubes.
Böceğin karın bölgesindeki her bir stigma, iç hava tüplerine bağlanır.
The beetle breathes through paired stigmata along its thorax.
Böcek, göğsü boyunca eşleştirilmiş stigmalar aracılığıyla nefes alır.
03
yüz kızartıcı durum
a mark of shame attached to a person or condition, often resulting in exclusion or discrimination
Örnekler
Mental illness still carries a stigma in many communities.
Zihinsel hastalık hala birçok toplulukta bir damga taşır.
She overcame the stigma of her past and rebuilt her life.
Geçmişinin lekesini aştı ve hayatını yeniden inşa etti.
04
stigma, dişicik tepesi
the top part of the pistil in a flower, where pollen lands and germinates to begin the fertilization process
Örnekler
The bee brushed pollen onto the flower 's stigma.
Arı, çiçeğin stigmasına polen bıraktı.
The stigma is often sticky to help capture pollen grains.
Stigma, polen tanelerini yakalamaya yardımcı olmak için genellikle yapışkandır.
Leksikal Ağaç
stigmatic
stigmatism
stigmatist
stigma
