starchy
01
nişastalı
(of food) containing starch in large amounts
Örnekler
The starchy potatoes were mashed into a creamy side dish.
Nişastalı patatesler kremsi bir meze haline getirildi.
She avoided eating starchy foods like white rice and pasta to manage her blood sugar levels.
Kan şekeri seviyelerini yönetmek için beyaz pirinç ve makarna gibi nişastalı yiyecekler yemekten kaçındı.
Örnekler
His starchy attitude made it hard to connect with him.
Onun resmi tavrı onunla bağ kurmayı zorlaştırdı.
She gave a starchy response, avoiding any warmth in her tone.
Tonunda herhangi bir sıcaklıktan kaçınarak resmi bir yanıt verdi.
03
nişastalı, sert
stiffened with starch, making the fabric firm or crisp
Örnekler
The starchy shirt made him feel uncomfortable all day.
Nişastalı gömlek onu bütün gün rahatsız hissettirdi.
She ironed the starchy apron before serving dinner.
Akşam yemeğini servis etmeden önce nişastalı önlüğü ütüledi.
Leksikal Ağaç
starchy
starch



























