staccato
01
kesik kesik
playing or singing musical notes with short, distinct intervals between them
Örnekler
The pianist's fingers danced across the keys, producing a staccato melody.
Piyanistin parmakları tuşlar üzerinde dans etti, staccato bir melodi üretti.
The percussion section added a staccato rhythm to the orchestra's performance.
Vurmalı çalgılar bölümü, orkestranın performansına staccato bir ritim ekledi.
staccato
01
staccato şeklinde, kesik kesik
in rapid, clipped bursts
Örnekler
She spoke staccato, each word clipped and urgent.
Staccato konuşuyordu, her kelime kesik ve acil.
He laughed staccato, quick bursts of sound like hiccups.
Staccato güldü, hıçkırıklar gibi hızlı ses patlamaları.
