specious
Örnekler
The politician gave a specious argument that hid the real facts.
Politikacı, gerçekleri gizleyen aldatıcı bir argüman verdi.
The advertisement made specious claims about the product ’s effectiveness.
Reklam, ürünün etkinliği hakkında aldatıcı iddialarda bulundu.
02
yanıltıcı
falsely giving a pleasing appearance
Örnekler
Her specious reasoning seemed convincing at first, but it did n't stand up to closer scrutiny.
Onun aldatıcı mantığı ilk başta inandırıcı görünüyordu, ancak daha yakından incelemeye dayanamadı.
The politician ’s specious claims about the policy benefits were quickly debunked by experts.
Politikacının politika faydaları hakkındaki aldatıcı iddiaları uzmanlar tarafından hızla çürütüldü.
Leksikal Ağaç
speciously
speciousness
specious



























