Soup
01
çorba
liquid food we make by cooking things like meat, fish, or vegetables in water
Örnekler
I always garnish my soup with a sprinkle of fresh herbs.
Çorbamı her zaman bir tutam taze otla süslerim.
I enjoy a warm bowl of chicken noodle soup when I'm feeling sick.
Hasta hissettiğimde sıcak bir kase tavuk şehriye çorbasından hoşlanırım.
02
dert, belâ
an unfortunate situation
03
çorba, sup
any composition having a consistency suggestive of soup
to soup
01
uyuşturucu vermek, teşvik etmek
dope (a racehorse)
Leksikal Ağaç
soupy
soup
