Soliloquy
01
kendi kendine konuşma
a moment of speaking one's thoughts aloud, typically when alone
Örnekler
During her morning walk, she muttered a quiet soliloquy about the day ahead.
Sabah yürüyüşü sırasında, önündeki gün hakkında sessiz bir monolog mırıldandı.
His late-night soliloquy revealed doubts he had n't shared with anyone.
Gece geç saatteki monoloğu, kimseyle paylaşmadığı şüpheleri ortaya çıkardı.
02
monolog
a speech that a character in a dramatic play gives in the form of a monologue as a series of inner reflections spoken out loud
Örnekler
The actor delivered the soliloquy with intensity, allowing the audience to glimpse the character's innermost thoughts and emotions.
Aktör, monologu yoğunlukla sundu, seyircinin karakterin en içten düşüncelerini ve duygularını görmesine izin verdi.
Shakespeare 's plays are renowned for their soliloquies, in which characters reveal their deepest desires and fears through introspective monologues.
Shakespeare'in oyunları, karakterlerin içe dönük monologlar aracılığıyla en derin arzularını ve korkularını ortaya koydukları monologlar ile ünlüdür.



























