to smuggle
01
kaçakçılık yapmak
to move goods or people illegally and secretly into or out of a country
Transitive: to smuggle goods or people
Örnekler
Border patrol intercepted a group trying to smuggle undocumented migrants into the country.
Sınır devriyesi, ülkeye kağıtsız göçmenleri kaçakçılık yapmaya çalışan bir grubu durdurdu.
The organized crime ring was involved in smuggling stolen art across international borders.
Organize suç şebekesi, uluslararası sınırlar boyunca çalınan sanat eserlerini kaçakçılık yapmaya karışmıştı.
Leksikal Ağaç
smuggled
smuggler
smuggling
smuggle



























