shrill
Örnekler
The shrill sound of the alarm clock jolted her awake.
Çalar saatin tiz sesi onu aniden uyandırdı.
The whistle emitted a shrill noise, signaling the start of the game.
Düdük, oyunun başlangıcını işaret eden tiz bir ses çıkardı.
02
tizli, keskin
insistent and sharp in demand or complaint
Örnekler
His shrill criticisms of the plan were hard to ignore.
Planla ilgili tiz eleştirileri görmezden gelmek zordu.
Her shrill demand for a refund echoed through the store.
Mağazanın içinde tiz bir şekilde iade talebinde bulundu.
03
tiz, keskin
having a sharp, piercing quality that is intense and noticeable
Örnekler
The shrill light of the streetlamp was blinding at night.
Sokak lambasının tiz ışığı geceleyin kör ediciydi.
The shrill flavor of the vinegar overwhelmed the dish.
Sirkenin keskin tadı yemeği bastırdı.
to shrill
Örnekler
The alarm shrilled through the building, waking everyone up.
Alarm tiz bir sesle çaldı, herkesi uyandırarak binanın içinde yankılandı.
She shrilled in protest when they announced the decision.
Karar açıklandığında protesto amaçlı çığlık attı.
Leksikal Ağaç
shrillness
shrill



























