scintillating
scin
ˈsɪn
sin
ti
ti
lla
ˌleɪ
ley
ting
tɪng
ting
British pronunciation
/sˈɪntɪlˌe‍ɪtɪŋ/

"scintillating"kelimesinin İngilizce tanımı ve anlamı

scintillating
01

kıvılcımlar çıkaran

gleaming and full of flashes of light, like sparks or twinkling stars
example
Örnekler
The neon signs downtown put on a scintillating display, their vibrant colors twinkling against the dark street.
Şehir merkezindeki neon ışıklar parıldayan bir gösteri sunuyor, canlı renkleri karanlık sokakta pır pır ediyor.
City lights took on a magical aura when fog rolled in, becoming a scintillating glow suspended in the soupy air.
Sis bastığında şehir ışıkları büyülü bir aura kazandı, çorba gibi havada asılı kalan parıldayan bir ışıltıya dönüştü.
02

parlak, zeki

brilliantly clever
03

göz kamaştırıcı

possessing a combination of intelligence, excitement, and appeal
example
Örnekler
The author displayed a scintillating wit in her satirical novels, sharing keen social observations with humor and flair.
Yazar, hiciv romanlarında parıltılı bir zeka sergileyerek, keskin sosyal gözlemlerini mizah ve ustalıkla paylaştı.
The professor ’s scintillating lecture on quantum mechanics captivated the entire audience.
Profesörün kuantum mekaniği üzerine parlak dersi tüm dinleyicileri büyüledi.
LanGeek
Uygulamayı İndir
langeek application

Download Mobile App

stars

app store