to save up
[phrase form: save]
01
para biriktirmek
to set money or resources aside for future use
Transitive: to save up money or resources
Örnekler
She saved up enough money to buy a new car after a year of careful budgeting.
Bir yıllık dikkatli bütçelemeden sonra yeni bir araba alacak kadar para biriktirdi.
They saved up for their dream vacation and finally went to their dream destination.
Hayallerindeki tatil için biriktirdiler ve sonunda hayallerindeki yere gittiler.
02
biriktirmek, tasarruf etmek
to collect something gradually over time
Transitive: to save up sth
Örnekler
He saved up valuable knowledge from various courses and workshops.
Çeşitli kurslardan ve atölyelerden değerli bilgiler biriktirdi.
Over time, she saved up a vast array of life experiences and stories.
Zamanla, o birçok yaşam deneyimi ve hikaye biriktirdi.
03
biriktirmek, tasarruf etmek
to preserve something for later use
Transitive: to save up sth
Örnekler
She saved up her knowledge to share it when it was most relevant.
O, en alakalı olduğunda paylaşmak için bilgisini biriktirdi.
The team saved up their ideas for the brainstorming session.
Ekip, beyin fırtınası oturumu için fikirlerini biriktirdi.
