to sanctify
01
kutsallaştırmak, arındırmak
to purify and free from wrongdoing or guilt through a sacred process or ceremony
Transitive: to sanctify a person or their soul
Örnekler
The priest sanctified the repentant sinner through the act of confession and prayer.
Rahip, itiraf ve dua eylemiyle tövbekâr günahkarı kutsadı.
The cleansing ceremony served to sanctify the believers, purifying them from sin.
Temizleme töreni, inananları günahtan arındırarak kutsallaştırmaya hizmet etti.
02
kutsamak, takdis etmek
to declare something sacred, holy, or worthy of reverence
Transitive: to sanctify sth
Örnekler
The priest sanctified the altar with a special blessing before the service.
Rahip, servisten önce özel bir kutsama ile sunağı kutsadı.
The community came together to sanctify the new church building with prayers and rituals.
Topluluk, dualar ve ritüellerle yeni kilise binasını kutsamak için bir araya geldi.
Leksikal Ağaç
sanctified
unsanctify
sanctify
sanct
