rightly
Örnekler
If I recall rightly, the meeting starts at 10:30, not 11.
Doğru hatırlıyorsam, toplantı 11'de değil, 10:30'da başlıyor.
He rightly assumed she would n't be interested in the offer.
O, teklifle ilgilenmeyeceğini doğru bir şekilde varsaydı.
02
haklı olarak, doğru bir şekilde
with justification; for a valid or understandable reason
Örnekler
He was rightly praised for his contribution to the project.
Projeye katkısından dolayı haklı olarak övüldü.
The monument is rightly regarded as a national treasure.
Anıt, haklı olarak ulusal bir hazine olarak kabul edilir.
2.1
haklı olarak, doğru bir şekilde
in a way that is fair or morally proper
Örnekler
The land rightly returned to its original owners.
Arazi haklı olarak asıl sahiplerine iade edildi.
He rightly refused to participate in the unethical experiment.
Haklı olarak etik olmayan deneye katılmayı reddetti.
Leksikal Ağaç
uprightly
rightly
right



























