Resident
01
yerleşmiş olan kimse
a person who lives in a particular place, usually on a long-term basis
Örnekler
The new resident of the apartment complex introduced herself to her neighbors.
Yeni sakin, apartman kompleksindeki komşularına kendini tanıttı.
As a resident of the small town, he knows everyone by name.
Küçük kasabanın bir sakini olarak, herkesi ismiyle tanır.
02
ikamet eden
someone who is staying in a hotel room
Örnekler
The hotel resident enjoyed complimentary breakfast during her stay.
Otel misafiri, konaklaması sırasında ücretsiz kahvaltının keyfini çıkardı.
As a resident, he received special offers for extended stays at the hotel.
Bir konuk olarak, otelde uzun süreli konaklamalar için özel teklifler aldı.
03
stajyer doktor
a physician or an intern who lives in a hospital and cares for the sick or infirm under the supervision of the medical staff
resident
01
ikamet eden
living somewhere particular
Örnekler
The resident artist showcased her work in the local gallery.
Yerleşik sanatçı, eserlerini yerel galeride sergiledi.
He was a resident scholar at the university, conducting research on climate change.
Üniversitede iklim değişikliği üzerine araştırma yapan bir yerleşik bilim insanıydı.
02
yerleşik, göç etmeyen
used of animals that do not migrate
Leksikal Ağaç
nonresident
residential
resident
