Repertoire
01
repertuar
a stock of plays, songs, dances, etc. that a company or a performer is prepared to perform
Örnekler
The jazz band had an extensive repertoire of standards from the Great American Songbook, ensuring a lively and diverse setlist for every performance.
Caz grubunun, Great American Songbook'tan standartlar içeren geniş bir repertuvarı vardı, bu da her performans için canlı ve çeşitli bir set listesi sağlıyordu.
As a classical pianist, she spent years building her repertoire, mastering works by composers ranging from Bach to Rachmaninoff.
Klasik bir piyanist olarak, Bach'tan Rachmaninoff'a kadar uzanan bestecilerin eserlerini ustalaşarak, repertuarını oluşturmak için yıllar harcadı.
02
repertuar, beceri seti
a set of skills, techniques, or types of behavior that a person regularly employs in various situations
Örnekler
Her repertoire of negotiation tactics made her a formidable diplomat.
Müzakere taktikleri repertuarı onu zorlu bir diplomat yaptı.
The therapist observed the child 's repertoire of coping strategies.
Terapist, çocuğun başa çıkma stratejileri repertuarını gözlemledi.
