to recompense
01
tazminat vermek, zararını ödemek
to repay someone for their efforts, losses, services, etc.
Transitive: to recompense sb | to recompense sb for sth
Örnekler
The insurance company agreed to recompense the homeowner for the damages caused by the flood.
Sigorta şirketi, selin neden olduğu hasarlar için ev sahibini tazmin etmeyi kabul etti.
As a gesture of goodwill, the airline offered to recompense passengers for the inconvenience caused by the flight delay.
İyi niyet göstergesi olarak, havayolu şirketi uçuş gecikmesinin neden olduğu rahatsızlık için yolcuları tazmin etmeyi teklif etti.
02
ödüllendirmek, tazmin etmek
to provide compensation or acknowledgment for someone's labor or contribution
Transitive: to recompense sb with compensation or acknowledgment
Örnekler
The company will recompense employees with year-end bonuses for their dedication and hard work throughout the year.
Şirket, yıl boyunca gösterdikleri özveri ve sıkı çalışmaları için çalışanlarına yıl sonu ikramiyeleriyle ödüllendirecek.
The organization recompensed volunteers with certificates of appreciation for their valuable contributions to the community.
Organizasyon, topluma değerli katkılarından dolayı gönüllüleri takdir sertifikalarıyla ödüllendirdi.
Recompense
01
ödül, tazminat
the act of compensating for service or loss or injury
02
ödeme, mükafat
payment or reward (as for service rendered)
