to account for
[phrase form: account]
01
açıklamak
to provide explanations or reasons for a particular situation or set of circumstances
Transitive: to account for a situation
Örnekler
In the report, the analyst will account for the recent decline in sales.
Raporda, analist satışlardaki son düşüşü açıklayacak.
Can you account for the discrepancies in your expense report?
Harcama raporunuzdaki tutarsızlıkları açıklayabilir misiniz?
02
bir şeyin nedeni olmak, sebebi olmak
to serve as the reason for a particular occurrence or outcome
Transitive: to account for an occurrence or outcome
Örnekler
A sudden increase in demand for electric cars can account for the rising prices of lithium.
Elektrikli arabalara olan talebin ani artışı, lityum fiyatlarındaki yükselişi açıklayabilir.
The stormy weather can account for the delay in our flight.
Fırtınalı hava, uçuşumuzdaki gecikmeyi açıklayabilir.
03
temsil etmek, oluşturmak
to represent a specific amount or portion of a whole
Transitive: to account for a portion of a whole
Örnekler
In our team, experienced professionals account for the majority of the workforce.
Ekibimizde deneyimli profesyoneller, iş gücünün çoğunluğunu oluşturur.
Women account for about 52 % of the total student population in the university.
Kadınlar, üniversitedeki toplam öğrenci nüfusunun yaklaşık %52'sini oluşturur.
