prospective
Örnekler
The prospective merger between the two companies has generated a lot of interest in the business community.
İki şirket arasındaki potansiyel birleşme, iş dünyasında büyük ilgi uyandırdı.
After several rounds of interviews, Sarah received a job offer from her prospective employer.
Birkaç tur görüşmenin ardından Sarah, potansiyel işvereninden bir iş teklifi aldı.
Örnekler
We evaluated the prospective benefits of investing in renewable energy.
Yenilenebilir enerjiye yatırım yapmanın potansiyel faydalarını değerlendirdik.
The prospective challenges of starting a new business were carefully considered before making any decisions.
Yeni bir iş kurmanın olası zorlukları, herhangi bir karar vermeden önce dikkatlice değerlendirildi.
Leksikal Ağaç
prospectively
prospective
prospect



























