privileged
Örnekler
The privileged few were granted exclusive access to the private club's amenities.
Birkaç ayrıcalıklı kişiye, özel kulübün olanaklarına özel erişim hakkı verildi.
She lived a privileged life, surrounded by luxury and comfort.
O, lüks ve konforla çevrili ayrıcalıklı bir hayat yaşadı.
02
ayrıcalıklı, özel
confined to an exclusive group
03
ayrıcalıklı, muaf
not subject to usual rules or penalties
Leksikal Ağaç
underprivileged
privileged
privilege



























