to poise
01
hareket etmemek, askıda olmak
be motionless, in suspension
02
dengelemek, askıya almak
cause to be balanced or suspended
03
hazırlanmak, kendini hazırlamak
prepare (oneself) for something unpleasant or difficult
04
dengelemek, denge içinde taşımak
hold or carry in equilibrium
Poise
01
poise, bir santimetre kare başına bir dyne-saniyeye eşit dinamik viskozite birimi; bir santimetre kare başına bir dyne kuvvetinin saniyede 1 santimetre hızı koruduğu bir sıvının viskozitesi
a cgs unit of dynamic viscosity equal to one dyne-second per square centimeter; the viscosity of a fluid in which a force of one dyne per square centimeter maintains a velocity of 1 centimeter per second
02
ağırbaşlılık
the quality of having a balanced and composed manner, especially in stressful situations
Örnekler
The actress displayed poise as she answered questions from the press.
Aktris, basının sorularını yanıtlarken soğukkanlılık sergiledi.
His poise during the interview impressed the hiring manager.
Mülakat sırasındaki duruşu, işe alım yöneticisini etkiledi.
03
denge
the state of being steady while opposite forces are involved
Leksikal Ağaç
poised
poise



























