Plume
01
tüy, kuş tüyü
a large, feathery structure or arrangement, typically found on birds, often used for display or flight
Örnekler
The peacock displayed its vibrant plume to attract a mate.
Tavus kuşu, bir eş çekmek için canlı tüylerini sergiledi.
The egret 's snowy white plume contrasted beautifully against the greenery.
Balıkçılın kar beyazı tüyü, yeşillikle güzel bir tezat oluşturuyordu.
02
tüy, süs tüyü
a feather or cluster of feathers worn as an ornament
03
tüy, püskül
anything that resembles a feather in shape or lightness
04
tüy, bulut
a cloud of smoke, steam, or vapor that is released into the air
Örnekler
A plume of smoke rose from the burning building.
Yanan binadan bir duman bulutu yükseldi.
The volcano released a large plume of ash into the sky.
Volkan, gökyüzüne büyük bir duman bulutu saldı.
to plume
01
özenle giydirmek veya süslemek
dress or groom with elaborate care
02
gagasıyla temizlemek
clean with one's bill
03
bir tüy oluşturmak, bir duman oluşturmak
form a plume
04
tüy ile süslemek, tüy takmak
deck with a plume
05
gurur duymak, iftihar etmek
be proud of
06
kazıklamak; fahiş fiyat istemek
rip off; ask an unreasonable price
Leksikal Ağaç
plumelike
plume
