Pity
01
merhamet
a feeling of sadness caused by the suffering of others
Örnekler
She felt a deep sense of pity for the homeless man shivering in the cold.
Soğukta titreyen evsiz adam için derin bir acıma duygusu hissetti.
The news of the natural disaster stirred a wave of pity and compassion among the community.
Doğal afet haberi, toplumda bir acıma ve şefkat dalgası uyandırdı.
02
yazık, talihsizlik
an unfortunate development
03
şefkat, acıma
the humane quality of understanding the suffering of others and wanting to do something about it
to pity
01
acımak, merhamet etmek
to feel sorrow or compassion for the misfortunes or suffering of someone.
Transitive: to pity sb/sth
Örnekler
She could n't help but pity the stray dog shivering in the cold.
Soğukta titreyen sokak köpeğine acımaktan kendini alamadı.
They pitied the homeless family they encountered.
Karşılaştıkları evsiz aileye acıdılar.
Leksikal Ağaç
piteous
pitiable
pitiful
pity
