partial
par
ˈpɑr
par
tial
ʃəl
şel
British pronunciation
/pˈɑːʃə‍l/

"partial"kelimesinin İngilizce tanımı ve anlamı

partial
01

kısmi, parçalı

involving only a part of something
partial definition and meaning
example
Örnekler
The partial eclipse obscured only a portion of the sun, leaving the rest visible.
Kısmi güneş tutulması, güneşin sadece bir kısmını kararttı ve geri kalanını görünür bıraktı.
He gave only a partial explanation of his actions, leaving out key details.
O, eylemlerinin sadece kısmi bir açıklamasını yaptı, önemli detayları atladı.
02

taraflı, yanlı

showing preference or bias toward one person, group, or side over others, often in a way that is unfair or unbalanced
example
Örnekler
The judge was accused of being partial to the defendant because they were old friends.
Hakim, sanıkla eski dost oldukları için ona karşı taraflı olmakla suçlandı.
Her review seemed partial, praising only the aspects she personally liked.
Onun incelemesi taraflı görünüyordu, yalnızca kişisel olarak beğendiği yönleri övüyordu.
03

düşkün

liking someone or something, or having an interest in them
example
Örnekler
She is partial to classic literature, always recommending old novels to her friends.
O, klasik edebiyata kısmen düşkündür, her zaman arkadaşlarına eski romanlar önerir.
He admitted being partial to his old college sports team.
Eski üniversite spor takımına tarafgir olduğunu itiraf etti.
Partial
01

kısmi türev, kısmi

the derivative of a multivariable function taken with respect to one variable while treating all other variables as fixed
example
Örnekler
The student calculated the partial of the function with respect to x.
Öğrenci, fonksiyonun x'e göre kısmi türevini hesapladı.
In thermodynamics, a partial can describe how pressure changes with temperature at constant volume.
Termodinamikte, bir kısmi türev, sabit hacimde basıncın sıcaklıkla nasıl değiştiğini tanımlayabilir.
02

kısmi, kısmi harmonik

a harmonic tone whose frequency is an exact multiple of the fundamental pitch of a sound
example
Örnekler
The violinist adjusted her bowing to bring out the third partial clearly.
Kemancı, üçüncü parsiyeli net bir şekilde ortaya çıkarmak için yayını ayarladı.
A tuning fork produces a pure tone with almost no higher partials.
Bir akort çatalı, neredeyse hiç üst kısmi olmayan saf bir ton üretir.

Leksikal Ağaç

partiality
partially
partialness
partial
part
App
LanGeek
Uygulamayı İndir
langeek application

Download Mobile App

stars

app store