paradigm
pa
ˈpɛ
pe
ra
re
digm
ˌdaɪm
daym
British pronunciation
/pˈæɹədˌa‍ɪm/

"paradigm"kelimesinin İngilizce tanımı ve anlamı

Paradigm
01

paradigma

a structured set showing how a word changes to express different grammatical categories such as tense, mood, voice, aspect, person, number, gender, or case
example
Örnekler
The verb run has the paradigm: run, runs, ran, running.
'Run' fiilinin paradigması şudur: run, runs, ran, running.
Latin nouns follow specific paradigms to show case endings like puella, puellae, puellam, etc.
Latince isimler, puella, puellae, puellam vb. gibi durum son eklerini göstermek için belirli paradigmalar izler.
02

tipik numune

a very typical example or model of something that sets a standard or pattern
example
Örnekler
The new smartphone design became a paradigm of sleek, modern technology in the industry.
Yeni akıllı telefon tasarımı, endüstride şık ve modern teknolojinin bir paradigması haline geldi.
Her approach to leadership is considered a paradigm of effective management and team-building.
Liderlik yaklaşımı, etkili yönetim ve takım oluşturmanın bir paradigması olarak kabul edilir.
03

kendi türünün yegane örneği

a selection of theories and ideas that explain how a particular school, subject, or discipline is generally understood
example
Örnekler
The new research shifted the paradigm of how we understand climate change.
Yeni araştırma, iklim değişikliğini nasıl anladığımız konusundaki paradigmayı değiştirdi.
The teacher explained the scientific paradigm to help students grasp the concept.
Öğretmen, öğrencilerin kavramı kavramasına yardımcı olmak için bilimsel paradigmayı açıkladı.
04

paradigma, örnek

a set of linguistic units, words or morphemes, that share a grammatical function and can replace one another in a given syntactic slot
example
Örnekler
In " She saw a cat, " the word cat belongs to a noun paradigm: dog, child, book, etc.
"O bir kedi gördü" cümlesinde, kedi kelimesi bir isim paradigmasına aittir: köpek, çocuk, kitap, vb.
The slot " He _ _ _ quickly " allows verbs like ran, walked, drove, jumped — all in paradigmatic relation.
« O hızlı ___ » yuvası koştu, yürüdü, sürdü, atladı gibi fiillere izin verir — hepsi paradigmatik ilişki içinde.
LanGeek
Uygulamayı İndir
langeek application

Download Mobile App

stars

app store