to palpitate
01
hızlı atmak (kalp)
(of heart) to pound irregularly and rapidly
Örnekler
The sound of the approaching footsteps made his heart palpitate in anticipation.
Yaklaşan ayak seslerinin sesi, kalbinin heyecanla çarpıntı yapmasına neden oldu.
Her heart started to palpitate rapidly as she anxiously waited for the exam results.
Sınav sonuçlarını endişeyle beklerken kalbi hızla çarpmaya başladı.
02
çırpınmak, titremek
shake with fast, tremulous movements
03
çarpıntı yapmak, hızlı atmasına neden olmak
cause to throb or beat rapidly
Leksikal Ağaç
palpitating
palpitation
palpitate



























