
Ara
outdated
01
güncel olmayan
no longer matching the current trends or standards because of being too old
Example
His outdated smartphone, lacking modern features and capabilities, struggled to keep up with the latest apps and software updates.
Eski moda akıllı telefonu, modern özellikler ve olanaklardan yoksun olarak, en son uygulamalara ve yazılım güncellemelerine ayak uydurmakta zorlandı.
Her outdated wardrobe, filled with clothes from past decades, needed an update to reflect current fashion trends.
Geçerliliğini yitirmiş dolabı, geçmiş on yıllardan kalma kıyafetlerle doluydu ve güncel moda trendlerini yansıtacak şekilde bir güncellemeye ihtiyacı vardı.
02
eskimiş, güncelliğini yitirmiş
no longer current and therefore possibly inaccurate or irrelevant due to age
Example
The report relied on outdated data, leading to incorrect conclusions about current trends.
Rapor, eskimiş verilere dayanıyordu, bu da mevcut eğilimler hakkında yanlış sonuçlara yol açtı.
Using outdated software can be risky, as it may lack essential security updates.
Eskimiş yazılım kullanmak riskli olabilir, çünkü temel güvenlik güncellemelerini içermeyebilir.
word family
out
dated
outdated
outdated
Adjective

Yakın Kelimeler