ordinarily
01
olağan şekilde, normalde
in the way that is typical or expected under normal circumstances
Örnekler
Ordinarily, I prefer to start my day with a cup of coffee.
Normalde, günüme bir fincan kahve ile başlamayı tercih ederim.
She ordinarily completes her assignments ahead of schedule.
O, genellikle ödevlerini zamanından önce tamamlar.
02
olağan şekilde, normalde
meeting basic expectations without being exceptional
Örnekler
He 's ordinarily reliable, though not flawless.
O olağan şekilde güvenilirdir, kusursuz olmasa da.
Her grades were ordinarily average, neither high nor low.
Notları olağan şekilde ortalama idi, ne yüksek ne de düşük.
03
olağan bir şekilde, sıradan bir şekilde
lacking distinction, originality, or special effort
Örnekler
The apartment was ordinarily furnished with IKEA basics and no decor.
Daire, IKEA'nın temel ürünleriyle sıradan bir şekilde döşenmişti ve hiç dekor yoktu.
He dressed ordinarily, in a gray suit that drew no attention.
Sıradan bir şekilde, dikkat çekmeyen gri bir takım elbise giymişti.
Leksikal Ağaç
ordinarily
ordinary
ordinar



























