Opprobrium
01
rezalet
severe criticism or public condemnation, often directed at someone's actions or behavior that is considered shameful or disgraceful
Örnekler
The politician faced widespread opprobrium after being caught in a corruption scandal, tarnishing his reputation irreparably.
Politikacı, bir yolsuzluk skandalına yakalandıktan sonra yaygın bir kınama ile karşı karşıya kaldı ve itibarını onarılamaz bir şekilde lekeledi.
The company 's decision to lay off thousands of employees sparked public opprobrium and calls for boycotts of its products.
Şirketin binlerce çalışanı işten çıkarma kararı, kamuoyunda kınama ve ürünlerini boykot etme çağrılarına yol açtı.
02
küçük düşürücü utanç, kamuoyu nefreti
public disgrace arising from shameful conduct
Örnekler
The opprobrium of the corruption scandal followed him long after he left office.
Yolsuzluk skandalının lekesi onu görevden ayrıldıktan çok sonra bile takip etti.
She lived in social opprobrium after being implicated in the fraud.
Dolandırıcılıkta adı geçtikten sonra sosyal lanetlenme içinde yaşadı.



























