never-ending
01
sonsuz
continuing indefinitely without stopping or reaching a conclusion
Örnekler
The never-ending cycle of seasons brings a sense of both change and continuity to the natural world.
Mevsimlerin hiç bitmeyen döngüsü, doğal dünyaya hem değişim hem de süreklilik duygusu getirir.
Their argument felt like a never-ending debate, with no clear resolution in sight.
Onların argümanı, net bir çözüm görünmeyen sonu gelmeyen bir tartışma gibiydi.
02
bitmeyen, sonsuz
appearing to have no conclusion or end in sight
Örnekler
The never-ending discussions in the meeting drained everyone's energy and enthusiasm.
Toplantıdaki bitmek bilmeyen tartışmalar herkesin enerjisini ve coşkusunu tüketti.
His patience was tested by the never-ending stream of emails demanding immediate attention.
Sabrı, acil dikkat gerektiren bitmek bilmeyen e-posta akışıyla test edildi.
