to nark
01
rahatsız etmek, sinirlendirmek
to irritate or bother someone, especially with small annoyances
Transitive: to nark sb
Örnekler
His constant whistling narked her during the study session.
Çalışma oturumu sırasında sürekli ıslığı onu sinirlendiriyordu.
The ongoing noise from the neighbors ' party narks her.
Komşuların partisinden gelen sürekli gürültü onu sinirlendiriyor.
02
ispiyonlamak, gammazlamak
to secretly inform on someone or report their actions, often to authorities
Intransitive: to nark on sb | to nark to an authority
Örnekler
He was known to nark on his friends whenever he was in trouble.
Başı belaya girdiğinde arkadaşlarını ispiyonlaması ile tanınırdı.
He was always ready to nark on anyone who broke the rules.
Kuralları çiğneyen herkesi ispiyonlamaya her zaman hazırdı.
Nark
01
ispiyon, muhbir
an informer or spy working for the police
02
narkotik polisi, uyuşturucu ile mücadele görevlisi
a lawman concerned with narcotics violations
