mortifying
01
aşağılayıcı, utandırıcı
causing someone to feel humbled or painfully aware of their faults or shortcomings
Örnekler
Losing to a much younger opponent was mortifying for the champion.
Çok daha genç bir rakibe kaybetmek şampiyon için utanç verici idi.
The teacher's correction in front of the whole class was mortifying.
Öğretmenin tüm sınıfın önünde yaptığı düzeltme utanç vericiydi.
02
utanç verici, aşağılayıcı
causing intense embarrassment, shame, or humiliation
Örnekler
Forgetting her lines on stage was a mortifying experience.
Sahnedeki repliklerini unutmak utandırıcı bir deneyimdi.
He found it mortifying to realize his phone had been on speaker during the meeting.
Toplantı sırasında telefonunun hoparlörde olduğunu fark etmenin utandırıcı olduğunu düşündü.
Leksikal Ağaç
mortifying
mortify
mort
