metallic
01
metalik, metal görünümlü
made of or resembling metal
Örnekler
The car 's metallic exterior gleamed in the sunlight.
Arabanın metalik dış yüzeyi güneş ışığında parlıyordu.
The industrial building had a metallic frame, giving it a modern appearance.
Endüstriyel binanın metalik bir çerçevesi vardı, bu da ona modern bir görünüm veriyordu.
02
metalik, metal sesini andıran
having a harsh sound resembling the striking of two metals together
Örnekler
The door creaked open, emitting a metallic squeak.
Kapı gıcırdadı ve metalik bir gıcırtı çıkardı.
The metallic clang of pots and pans echoed from the kitchen.
Tencere ve tavaların metalik sesi mutfaktan yankılandı.
03
metalik
(of a voice) sounding sharp and unnatural when transmitted through electronic devices
Örnekler
On the intercom, a metallic voice announced the departure of the train.
İnterkomda, metalik bir ses trenin kalkışını duyurdu.
The metallic voice of the automated customer service system made it difficult to understand the instructions.
Otomatik müşteri hizmetleri sisteminin metalik sesi, talimatları anlamayı zorlaştırdı.
04
metalik
(of colors and pigments) having shiny and reflective qualities, like metal
Örnekler
The artist used metallic paint to add shimmering accents to the canvas.
Sanatçı, tuvala parıltılı vurgular eklemek için metalik boya kullandı.
The car 's metallic blue exterior gleamed in the sunlight.
Arabanın metalik mavi dış yüzeyi güneş ışığında parlıyordu.
Metallic
01
metalik, metalik iplik
a yarn made partly or entirely of metal
02
metalik
a fabric made of a yarn that is partly or entirely of metal
to metallic
01
metalik bir tat vermek, metal tadı olmak
having a taste, smell, or quality similar to metal
Örnekler
The water from the old pipes has a metallic taste.
Eski borulardan gelen suyun metalik bir tadı var.
After licking the battery, he noticed a metallic flavor on his tongue.
Pili yaladıktan sonra, dilinde metalik bir tat fark etti.
Leksikal Ağaç
bimetallic
metallicness
monometallic
metallic
metal
