messy
01
karman çorman
lacking orderliness or cleanliness
Örnekler
His bedroom was messy, with clothes strewn across the floor and books piled haphazardly on the desk.
Yatak odası dağınıktı, yerde dağılmış kıyafetlerle ve masada gelişigüzel yığılmış kitaplarla.
The kitchen was messy after cooking dinner, with dirty dishes filling the sink and countertops covered in crumbs.
Akşam yemeği pişirdikten sonra mutfak dağınıktı, kirli tabaklar lavaboyu dolduruyordu ve tezgahlar kırıntılarla kaplıydı.
02
dramatik, dedikoducu
drama-prone, gossiping, or habitually involved in conflicts or trouble
Örnekler
She 's always in someone 's business; messy af.
O her zaman birinin işine burnunu sokar; dramatik.
That group chat is full of messy people.
Bu grup sohbeti dramatik insanlarla dolu.
Leksikal Ağaç
messily
messiness
messy
mess



























