Ara
lost
01
kayıp
unable to be located or recovered and is no longer in its expected place
Example
I realized my wallet was lost when I could n't find it at the coffee shop after paying for my drink.
Cüzdanımın kaybolmuş olduğunu, içeceklerim için ödeme yaptıktan sonra kahvecide bulamayınca fark ettim.
The hikers were lost in the woods for hours before they finally found their way back to the trail.
Dağcılar ormanda saatlerce kaybolmuştu, sonunda patikaya geri dönebildiler.
02
kafası karışık, şaşkın
perplexed by many conflicting situations or statements; filled with bewilderment
03
kaybolmuş
confused and unsure of where to go or what to do
04
kayıp, mahvolmuş
spiritually or physically doomed or destroyed
05
mahvolmuş
unable to regain something due to it being gone or not existing anymore
Example
The ancient artifacts were lost to history, buried beneath layers of earth for centuries.
Eski eserler tarihe kaybolmuş, yüzyıllar boyunca yerin katmanları altında gömülü kalmıştır.
Opportunities for reconciliation with old friends can be lost if not pursued in a timely manner.
Zamanında takip edilmezse eski dostlarla uzlaşma fırsatları kaybolmuş,yitirilmiş olabilir.
06
kayıp, bulunamayan
incapable of being recovered or regained
07
kaybolmuş, kayıp
not caught with the senses or the mind
08
kaybolmuş, çaresiz
unable to function; without help
09
dalgın, düşünceli
deeply absorbed in thought
Lost
01
kayıp, yitip gidenler
people who are destined to die soon
Yakın Kelimeler
