Levity
01
ciddiyetsiz tavır
a way of speaking, acting, or conveying information in a lighthearted style without gravity
Örnekler
The after-dinner speeches were delivered with a light levity to keep the mood cheerful.
Yemek sonrası konuşmalar, ruh halini neşeli tutmak için hafif bir neşe ile yapıldı.
Despite the gloomy subject matter, the documentary employed a levity of storytelling to keep the audience engaged.
Kasvetli konuya rağmen, belgesel izleyicinin ilgisini çekmek için anlatımda bir hafiflik kullandı.
02
patavatsızlık
the lack of seriousness that is wrongly suited to or respectful of the circumstances
Örnekler
Many were offended by the levity the students showed during the memorial ceremony.
Birçok kişi, anma töreni sırasında öğrencilerin gösterdiği ciddiyetsizlikten rahatsız oldu.
In the aftermath of the accident, the levity the executives demonstrated in interviews added insult to injury.
Kazanın ardından, yöneticilerin röportajlarda sergilediği hafiflik, yaraya tuz bastı.
