to lay aside
[phrase form: lay]
01
bir kenara koymak, biriktirmek
to save money for the future
Örnekler
I lay aside some money each month for my savings account.
Her ay biraz parayı biriktirme hesabım için kenara koyarım.
I 'm trying to lay aside some money for a down payment on a house.
Bir ev için peşinat ödemesi için biraz para bir kenara koymaya çalışıyorum.
02
bir kenara koymak, saklamak
to put something away for future use or consideration
Örnekler
The police laid aside the case until they had more evidence.
Polis, daha fazla kanıt elde edene kadar davrayı bir kenara bıraktı.
The writer laid the manuscript aside for feedback from her editor.
Yazar, editöründen geri bildirim almak için el yazmasını bir kenara koydu.
03
bir kenara bırakmak, ertelemek
to stop dealing with something for a while
Örnekler
The athlete laid aside her fears and competed to the best of her ability.
Sporcu, korkularını bir kenara bıraktı ve elinden gelenin en iyisini yaparak yarıştı.
The politician laid aside his personal beliefs to focus on the needs of the people.
Politikacı, halkın ihtiyaçlarına odaklanmak için kişisel inançlarını bir kenara bıraktı.



























